Ana Sayfa Yap | Sık Kullanılanlara Ekle  |  İletişim    

 ANA SAYFA              HAKKIMIZDA              HİZMETLERİMİZ              İSTANBUL YMM ODASI               TÜRMOB               İLETİŞİM

 
 
MENÜ
  ANA SAYFA
  HAKKIMIZDA
  HİZMETLERİMİZ
  DUYURULAR
  SİRKÜLER
  SEMİNERLERİMİZ
  GÜNCEL MEVZUAT
  SPK MEVZUATI
  KOSGEB MEVZUATI
  DIŞ TİCARET MEVZUATI
  TEŞVİK MEVZUATI
  İÇ KONTROL
  MUHASEBE STANDARTLARI
  TİCARET SİCİL GAZETESİ
  BASEL II
  EKONOMİ HABERLERİ
  PARTNERLERİMİZ
  İLETİŞİM FORMU
 
 
 
PRATİK BİLGİLER
» Amortisman Sınırı
»
Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
»
Emlak Vergisi Oranları
»
Fatura Düzenleme Sınırı
»
Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
»
Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
»
Yıllık Ücretli İzinler


DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN TIKLAYIN
 
 
 
MUHASEBE STANDARTLARI
» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ....

DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN TIKLAYIN
 
 
 
RESMİ GAZETE
 

 MAKALELERİMİZ

Gayrimenkul Alım Satımında Vergilendirmeler

  

 Bilindiği günümüzde yaşamın bir parçası haline gelmiş, banka kredi faizlerinin düşmesiyle çok karşılaşılan mali ve hukuki bir durum olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sirkülerimizde gayrimenkul alım satımı ile ilgili gelir vergisi ve kurumlar vergisi açısından özellikli durumlar açıklanacak, konu ile ilgili Danıştay kararları ve muktezalar ele alınacaktır.

Gayrimenkullerin satışı sonrası doğan kazançların vergisel olarak nasıl değerlendirilmesi gerektiği, mükellefler ile Maliye Bakanlığı’nı çoğu zaman karşı karşıya getirmektedir. Maliye Bakanlığı tarafından yapılan cezalı tarhiyatlara karşı, vergi mahkemelerinde davalar açılmaktadır.

 

I. Gelir Vergisi Açısından:

 

1. Gelir Vergisi Kanunu 37. madde hükümlerine göre ticari kazançlar: 

213 Sayılı VUK’nun 37. maddesinde ticari kazanç tarifi yapılmıştır.

Madde 37’de “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır. Bu Kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı kazançlar ticari kazanç sayılır: (4. Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden;” denilerek gayrimenkul alım satımını sürekli olarak yapanların ticari kazanç sağlamış olacağı belirtilmiştir.)

Gelir Vergisi Kanununda satın alınan veya inşa edilen gayrimenkullerin satışından doğan kazancın vergilendirilmesi, iki açıdan ele alınmaktadır. Devamlılık unsuru bulunmayan alım satımlarda, elde edilen kazanç, diğer kazanç ve irat grubuna dahil bir gelir unsuru sayılmış, vergileme, satışın iktisap tarihinden itibaren belli bir süre içinde yapılması şartına bağlanmıştır.

Gayrimenkul alım, satım ve inşa işleri ile devamlı uğraşılmasından doğan kazanç ise, ticari kazançtır.

Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapıldığında, alım satım işinin ticari faaliyet sayılacağı açıktır.

Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen ölçü işlem sayısı (muameledeki çokluk)’dur.

Muameledeki çokluktan ne anlaşılması gerektiği hususunda Maliye Bakanlığı genel olarak işlem sayısına bakmaktadır. Aynı yılda birden fazla veya üst üste birden fazla yıl satış yapılması çokluk olarak kabul edilmektedir.

Muamelenin birden fazla oluşu şeklinde belirlenen objektif ölçü, ilgilinin amaç ve niyeti ile her zaman bağdaşmayabilir. Aslında, ister arızi, ister devamlı şekilde yapılsın gayrimenkul alım satımındaki esas amaç kazanç sağlamaktır. Ancak birden fazla gayrimenkul, kazanç gayesi olmadan da alınıp satılabilir. Gayrimenkulün şahsi ihtiyaç veya servetin korunması amacı ile alınmasında, amaç satıştan gelir sağlamak değildir.

Şahsi kullanma ve servetin korunması durumunun bulunmadığı hallerde, gayrimenkul tekrar satılarak kazanç sağlamak gayesi ile iktisap edilmiş demektir. Bu takdirde, alış veya satıştaki çokluk, faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir.

 

a-) Veraset Sureti İle İktisap Edilen Gayrimenkullerin Satışında Durum:

Veraset suretiyle iktisap edilen gayrimenkullerin, parça parça satılması halinde, satışta çokluk olmasına rağmen, bir ticari faaliyetten bahsedilemez; vergileme yapılamaz.

Gayrimenkul bir ticari işletmenin aktifine dahil olarak intikal etmiş ve ticari faaliyette varisler tarafından bir süre devam edildikten sonra satış yapılmışsa, elde edilen kazanç, ticari işletme bünyesinde doğmuş sayılır ve ticari kazanç olarak vergilenir.

            Buna karşılık, ticari işletmenin intikalinin hemen akabinde satış yapıldığında, ticari faaliyet ve kazancın varlığı kabul edilmez. Bu durumda, servetin paraya çevrilmesi, terekenin tasfiyesi söz konusu olmaktadır.

          İntikal   eden  gayrimenkul,   varis   veya   varislerce,  bir ticari işletmeye dahil edilir ve o işletme bünyesinde satılırsa, elde edilen kazanç yine ticaridir.

          İntikal   eden   bir   arsa   üzerine   apartman   inşa    edilir     ve     aralıklarla    apartman daireleri satılırsa, elde edilen gelir ticari kazanç olarak vergilendirilir. Arsa maliyet unsurları arasına vergi değeri ile dahil edilir.

          İntikal   eden   arsa   üzerine,   arsa   payı   karşılığı   inşaat   yaptırılıp   daire   daire   satış yapılması halinde de, ticari faaliyetin varlığı kabul edilir. Burada intikal eden servet, intikal ettiği şekli ile paraya çevrilmemekte, değerlendirildikten sonra satılmaktadır. Bununla birlikte, Danıştay Dördüncü Dairesi, 29.04.1972 tarih, E1971/6137, K.1972/3239 sayılı kararında intikal eden arsa üzerine, arsanın bir kısmının devri karşılığında yaptırılan apartman dairelerinin satışını ticari nitelikte görmemiş, terekenin tasfiyesi çerçevesinde yapılan bir işlem olarak mütalaa etmiştir.

 

 

b-) Parsellemek Sureti İle Arsa Satışında Durum:

            Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin 6 nolu bendinde, satın alınan veya trampa sureti ile iktisap edilen arazinin, iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek, bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda satılmasından elde edilen kazancın, ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

 

2-) Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer 80. madde hükümlerine göre değer artış kazançları :  

 

a-) Gayrimenkuller ve Bu Nitelikteki Mal ve Haklar Nelerdir?

            Mükerrer 80 inci maddenin gayrimenkuller ve bu nitelikteki mal ve haklarla ilgili birinci fıkra 6 numaralı bent hükmü, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrası 1,2,4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar itibariyle düzenlenmiştir.

            G.V.K’nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının;

·         1 nolu bendinde; arazi ve bina, maden suları ve memba suları, madenler taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzleri ile teferruatı,

·         2 nolu bendinde voli mahalleri ve dalyanlar,

·         4 nolu bendinde gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,

·         7 nolu bendinde ise; gemiler ve gemi payları ve bilumum motorlu tahmil ve tahliye araçları, yer almaktadır.

            Mükerrer 80 inci maddenin birinci fıkra 6 nolu bent hükmü, yukarda sayılanların tümünü kapsamaktadır.

            Gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller de bu madde hükmü kapsamındadır.

 

 

b-) Vergileme Şartları:

            Gayrimenkuller ve bu nitelikteki mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazançları kapsamında vergilendirme şartları şu şekilde belirlenebilir;

·         Gayrimenkul ve benzeri kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi ilgili mal ve hakların arızi olarak elden çıkarılmaları halinde uygulanır. Devamlılık halinde sağlanan kazanç ticari kazanç olarak vergilenir.

·         Vergileme için iktisabın ivazlı yapılmış olması gerekir.

·         Elden çıkarma iktisap tarihinden itibaren dört yıllık süre içinde gerçekleşmiş olmalıdır.

 

c-) Beş yıllık süre itibariyle değerleme:

 

Gayrimenkul alım satımından doğan kazancın vergiye tabi tutulmasının, elden çıkarmanın iktisaptan itibaren beş yıl içinde yapılması şartına bağlanmış olması, bu süre içindeki satışların kazanç sağlama amacı ile yapılmış olduğunun varsayımına dayanmaktadır. Bunun başka ifadeyle anlamı, şahsi kullanım veya servetin korunması aracı olarak edinilmiş gayrimenkulün beş yıllık süre içinde elden çıkarılamayacağıdır. Diğer taraftan bakıldığında iktisap tarihinden itibaren beş yıl süre geçtikten sonra yapılan satışlarında (devamlılık unsuru hali hariç) kazanç sağlama amacının varlığı kanunen ihtimal dışı sayılmıştır. Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer Madde (80/6) bendinde;

“6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş yıl içinde(8) elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (***)(284 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL.)Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.

 

Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır.(**)” şeklinde ifade edilmiştir.

 

d-) Beş yıllık sürenin hesaplanması:

            Beş yıllık süre takvim günü itibariyle hesaplanır. Örneğin 02.09.2012 tarihinde satın alınmış bir gayrimenkul 03.09.2017 tarihinde satıldığında beş yıllık sürenin dolmuş olduğu kabul edilir ve vergileme yapılmaz. Bu nedenle iktisap ve elden çıkarma tarihlerinin tespiti önem taşımaktadır;

·         Satın alma suretiyle vaki iktisaplarda, iktisap tarihi tapuya tescil tarihidir.

·         Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkullerin,

tahsis tarihinde ortaklar tarafından iktisap edilmiş sayılacağı ilgili hükümde belirtilmiştir.

·         İnşa  suretiyle edinilen  gayrimenkullerde  yapı  kullanma  izin  belgesinin alındığı

tarihe itibar etmek gerekir.

·         Arsası  karşılığı  apartman  dairesi   alanlarda   da,   inşaatın   tamamlanıp   yapı

kullanma izin belgesinin alındığı tarihe itibar etmek gerekir.

·         Cebri  icra  yolu  ile  veya  şuuyun  izalesi  dolayısı ile satın alma halinde, tapuya

tescilden önce resmi muamelenin tekemmülü ile iktisap gerçekleşir.

·         Gayrimenkulün   satış   tarihi   tapuya   tescil   tarihidir. Cebri   icra, şuyuun izalesi

hallerinde tapuya tescilden önce resmi muamelenin tekemmülü ile satış gerçekleşir. İstimlak halinde istimlak kararının alındığı tarihe itibar edilir.

·         Tescile tabi olmayan mal ve haklarda alım ve satım tarihleri ilgili akdin tekemmül ettiği tarihtir.

 

e-) İktisap Bedelinin Eskale Edilmesi :

            Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81 inci maddesine göre iktisap bedeli elden çıkarılan gayrimenkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere TEFE endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. (01.01.2006 dan sonraki satışlarda eskalasyon için TEFE artış oranının %10 veya üzerinde olması şarttır.)

 

 

II. Kurumlar Vergisi Açısından:

Gayrimenkul konusunu Kurumlar Vergisi açısından ele aldığımızda Gelir Vergisi Kanunundaki hükümlerin geçerli olduğunu görmekteyiz. Kurumlar Vergisi Kanunu açısından konunun incelenmesinde kurumlara getirilen gayrimenkul satış kazançları istisnası açıklanacaktır.

 

 

1-) Kurumların Gayrimenkul Satış Kazançları İle İlgili İstisna:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/e maddesinde kurumların aktifine kayıtlı taşınmazları iki yıl süre ile aktifte kaldıktan sonra satışından elde edilen kazancın %75 i istisna sayılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlara ilişkin istisna düzenlenmektedir. İstisnanın amacı, kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesidir. Bu bentte belirtilen koşulların sağlanması halinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

İstisnaya konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır. Bunlar Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde;

  • Arazi,

  • Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,

  • Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

olarak sayılmıştır.

Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.

Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir.

Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir.

Taşınmaz tanımına, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olan unsurları da girecektir. Bütünleyici parça, Türk Medeni Kanununun 684 üncü maddesinde, “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Taşınmaz tanımına, taşınmazın eklentisi niteliğinde olan unsurlar girmeyecektir. Eklenti, Türk Medeni Kanununun 686 ncı maddesinde; “Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez." şeklinde tanımlanmıştır.

İstisna uygulaması sabit üretim vasıtası niteliğindeki makineler açısından değerlendirildiğinde, makinelerin sökülmesi gerektiği zaman bina tahrip olacak veya zarar görecek ise bu makineler binanın bütünleyici parçası olarak kabul edilecektir. Aynı şekilde, bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve birbirinden ayrılmaları halinde istenilen faydayı sağlamayacak durumda olan makineler de binanın bütünleyici parçasıdır. Bunlara örnek olarak transformatörler, kazanlar, zemine raptedilen türbinler sayılabilir.

Taşınmazlarla birlikte satışa konu olan ve o taşınmazın bütünleyici parçası sayılan şeylerin satışından elde edilen kazançlar da istisna kapsamında değerlendirilecektir. Ancak, taşınmazın zeminine veya duvara sabitlenmiş olmakla birlikte münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makine ve benzeri aletler bütünleyici parça niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden bunların satışından doğan kazanç, istisnadan yararlanamayacaktır.

Öte yandan, makinelerin taşınmazdan bağımsız olarak satılması halinde, mütemmim cüz olma vasıfları kalmayacağından, bunların satışı menkul mal satışı olarak kabul edilecektir.

Kurumlar Vergisi istisnası kapsamındaki satışlarda, satıştan doğan karın sermayeye eklenmesi şartı da aranmaksızın Katma Değer Vergisi istisnası da uygulanacaktır. İstisna, 5281 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanununun 17 inci madde hükmü 4 numaralı fıkrasına (r) bendi eklenmek suretiyle sürekli istisna haline getirilmiştir.

 

Ancak 5281 sayılı yasa hükümlerinde, önceki mevzuatta bulunan harç istisnası hükümlerine yer verilmemiştir.


 

III.            Konu İle İlgili Yargı Kararları:

 

1.         Danıştay 3. Dairesi’nin 03.11.2004 tarih ve E.2003/992, K.2004/2769 sayılı kararı:

 

A.                Konu: Satın alınan arazinin 5 yıl içinde parsellenerek satışı hakkında,

 

B.                 Özeti:

Satın alma yoluyla iktisap edilen arazinin GVK’nun 37/6. maddesinde belirlenen 5 yıl içerisinde parsellendikten sonra satışı aynı madde hükmü uyarınca ticari kazançtır. Bu satışın, bazı ekonomik zorluklardan dolayı yapıldığı, devamlılık unsuru taşımadığı ve bundan dolayı da değer artış kazancının konusuna girdiği yönündeki iddia hukuki dayanaktan yoksundur.

 

C.                İçeriği ve Görüşümüz :       

Gelir Vergisi Kanununun 37’nci maddesinin birinci fıkrası, her türlü ticari ve sınai faaliyetten elde edilen kazancı ticari kazanç olarak tanımlamış ikinci fıkrada ise altı bent halinde sayılan işlerinde ticari kazanç kazanç sayılacağı kurala bağlanmıştır. Maddenin ilk fıkrası; bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesini, kazanç sağlanması ve kazanç sağlanan faaliyetin devamlı olması koşullarına bağlamıştır. İkinci fıkranın bentlerine giren işlerde ise bu nitelik aranmaksızın elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Dava konusu olay ikinci fıkranın 6’ncı bendi kapsamında olup, satın alma yoluyla iktisap edilen arazinin yasada öngörülen süre içinde parsellendirildikten sonra satıldığı tespitlidir. Davacı tarafından da tespit edilen bu durumun aksi iddia edilmemiş ancak bazı ekonomik zorunluluklardan dolayı yapılan ve devamlılık unsuru taşımayan bu satışların ticari faaliyetin değil, değer artış kazancının konusuna girdiği ileri sürülmüştür. Yasanın konuyla ilgili düzenlemesinde faaliyetin zorunluluktan kaynaklanması ve devamlılık arz etmemesi halinde ticari kazanç sayılmayacağına dair bir kısıtlama öngörülmediğinden davacının bu yöndeki iddiası dayanaksız kalmaktadır.

 

 

2.                  Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 01.10.2003 tarih ve E.2001/1398, K.2003/4493 sayılı kararı:

 

A.        Konu: Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazancın vergilendirilmesi,

 

B.        Özeti:

            Ferdi olarak; dört yıl içinde ve devamlı olarak yapılmaması koşuluyla; gayrimenkul alım satımından doğan kazancın değer artış kazancı sayılacağı.

 

C.        İçeriği ve Görüşümüz:

            Uygulamada sıkça karşılaşılan ve duraksama yaratan vergi konularından birisi de gayrimenkullerin el değiştirmesinden kaynaklanan kazançların ticari kazanç mı, yoksa değer artış kazancı mı sayılacağıdır.

Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden sağladıkları kazançları GVK 37/4 maddesinde ticari kazanç sayılmıştır. Diğer taraftan aynı kanunun mük. 80'inci maddesinin 6'ncı bendinde ise İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1)[1], (2)[2], (4)[3] ve (7)[4] numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)” değer artış kazancı sayılmıştır. Söz konusu maddenin ilerleyen satırlarında ise “Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının 13.000

[5]YTL’lık kısmı gelir vergisinden müstesnadır.

 

Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır.”denilmektedir.

 

Buradaki özellik devamlılık unsurudur. Devamlılıktan ilk anlaşılan alış veya satış işleminin (farklı tarihlerde bile olsa) birden fazla olmasıdır. Danıştay Üçüncü Daire tarafından verilen iki karar da (24.9.2003 tarih, E:2001/2606 K:2003/4436 ve 30.10.2003 tarih E:2001/2269, K:2003/4800 sayılı kararlar)[6] bu yöndedir.  

 Devamlılık unsurunu anlamlandıran diğer husus ise süredir. 1986 yılında veraset suretiyle iktisap edilen arsanın on bir yıl sonra 1997 yılında müteahhide devredilmesi karşılığında alınan bağımsız bölümlerin yeni bir iktisap sayılaca%

                                       

 

EMSAL Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim Ltd. Şti.
Adres:     Mahmutbey Merkez Mah. Taşocağı Cad. No:3 Ağaoğlu MyOffice 212 Kat:10 D:173 Bağcılar / İSTANBUL
Tel:           0212 - 571 10 10
Faks:        0212 - 466 10 19

E-Posta: info@emsalymm.com.tr

 



Her hakkı saklıdır. 2011 www.emsalymm.com.tr

Web Tasarım: 
www.MuhasebeTR.com